If İstanbul çerçevesinde düzenlenen film festivali bu yıl bir ayağını da Ankara’da gerçekleştirdi. Her ne kadar İstanbul’daki kadar sinema salonunda yer bulmasa da Ankara’da gerçekleşmesi bir kapının açılması bakımından iyi oldu. CEPA AFM’de gösterilen filmlere ilgi fazlaydı.Bunu her ne kadar film fiyatlarının ucuzluğuna bağlayanlar olsa da, Ankara insanının festivallere olan ilgisine ve özellikle entellüktuel seviyesine bağlamaktayım ben.
Meteorolojinin aksine güzel bir Cumartesi günü biz de arkadaşlarla bir filme gidelim hem iş yoğunluğu dolayısı ile yorgun olan beyinlerimizi dinlendirelim hem de festivale destek verelim dedik. Son of Babylon filmine gittik. Babliin oğlu ismi ile Türkçeye çevrilen film Berlin, Sundance Film Festivalleri gibi festivallerce ödüle layık görülen 2009 yılı yapımı Mohamed Al Daradji imzalı bir film. Filmde Arapça ve Kürtçe konuşuluyor.
Yolda bir ninenin namaz kılması ile başlayan film kürt olan bir çocuk(Ahmed) ve çocuğun babaannesinin oğlunu(ibrahim) – ve dolayısı ile çocuğun babasını – aramasını konu edinmiş. Bir mektup ile oğlunun Nasiriye hapishanesinde olduğunu öğrenen nine torununu da alarak Nasiriyeye gidişini ve sonrasını anlatıyor.
Irak’taki bazı gerçekleri de göstermeyi ihmal etmeyen film, Irak’ın nasıl harap düştüğünü, oradaki insanların nasıl bir sefil hayata mahkum edildiğini çok iyi göstermiş. Yolculuk esnasında gösterilen mekanlar Irak’ın harap halini çok iyi şekilde dile getiriyor. Bunu yaparken ABD ne övülüyor ne de yeriliyor. Fakat olaya tersten baktığımızda Saddam Hüseyin karşıtı bir propaganda yapıldığını söyleyebiliriz. Çocuğun tuvalete giderken “Saddamı çağırmaya gidiyorum” demesi bunu gösteriyor.Bunu El-Enfal Operasyonunda Kürtlere karşı yapılan katliamı anlatması ile de görebiliriz. Film ayrıca savaşın yapabileceği yıkımları anlamlı bir şekilde gösteriyor. Çocuktaki dikkate değer değişim savaş konusunda bizlere çok iyi mesaj veriyor.
Filmde Babilin asma bahçelerine de bir gönderme yapılmış. Tarihi milatan onceye dayanan Babilin Asma bahçeleri 2003 Irak savaşında ABD’li komutan tarafından askeri üs yapılmış ve büyük tahribat görmüş.
Sinemada insanlara baktığımda gerçekten filme kitlendiklerini ve pür dikkat izlediklerini gördüm. Başta film yavaş gitse de aralara katılan zeka ürünü espriler ile izleyiciyi sonuna kadar canlı tutmayı başaran ve son yarım saatte kendisine bağlayarak vermek istediği mesajı duygusal bir şekilde veren bir film. Ortalamanın Üstü…
ENES